Bahar geldi, insanın içi içine sığmıyor. Bu güzel havalarda evde oturasınız yoksa Sizde benim gibi çayır, çimene, tepelere, çiçeklere vurun kendinizi... Böyle bir ruh hali içindeyken hem yürüyüş, hem de kahvaltı yapmak için ideal olur düşüncesi ile Küçük Çamlıca Tepesi'ne gitmeye karar verdik.
Heybetli kapısını aşıp içeri girdiğimizde, şehrin kirinden pasından arındığımızı, çiçek deryasında yunduğumuzu yıkandığımızı hissettik. Alice'in tavşan deliğine düştüğündeki gibi tepetaklak olduk.
Ancak yukarı çıktığımızda parkın bir kısmının inşaat sebebi ile kapatıldığını gördük, bu durum yürüyüş yolunu ciddi anlamda kısaltmış. Üstelik İstanbul Anadolu Yakasında çok az kalan ormanlık alanlardan birini daha inşaata teslim etmek ne derece doğru, tartışılır.
Tepeye çıktığımızda bizi Cihannüma Köşkü karşıladı. Çok bakımlı ve temiz bulduk (tuvaletleri 5 yıldızlı otel ayarındaydı) Bu yönden yetkilileri kutluyorum. Manzarayı yakından görebileceğimiz güzel bir masa seçtik. Afişlerde kahvaltı tabağı çok doyurucu gözüktüğünden, iki kişi için tek bir kahvaltı tabağı yanına da güveçte menemen söyledik. Kahvaltı menüsü 22 TL. Menüye 2 adet çay dahil. Ekmek olarak halk ekmek kullanılıyor, ekmek bayat gibi geldi, simit ya da poğaça da menüde yer almalıydı diye düşünüyorum. Kahvaltı tabağı geldiğinde biraz hayal kırıklığına uğradık, afişteki görüntü ile yakından uzaktan alakası yoktu. Ancak menemen şahaneydi, parmaklarımızı yedik, o kadar diyorum :) Diğer taraftan çay da beklemiş ve tatsızdı. Ancak personelin ilgisi, hizmeti kusursuzdu. Servisi asla insanın üstünden üstünden yapmıyorlar. Kafanızı şöyle bir çevirdiğinizde hemen yanınıza gelip birşey mi istemiştiniz diye soruyorlar bence bu büyük bir artıydı, tebrik ediyorum.
Sonuçta kahvaltı bahane; doğal güzellikler insanı doyuruyor. Mekandan çektiğim resimleri görebilirsiniz. Bu sene ajandanızda bir günü Küçük Çamlıca Tepesi' ne ayırmayı unutmayın.
Sevgiyle ve afiyette kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder